TAŞIT KREDİLERİ

En İyi 5 Teklif
Aracın değeri: 50000 Kredi Miktarı: 20000 Para birimi: TL Kredi Vadesi (ay): 48 Aracın Cinsi: 0 km
Ürün Adı YMO/MDFO Aylık Ödeme
HALKBANK - Taşıt Kredisi ( Bankadan Kaskolu )- TL 17.05% 957.24
HALKBANK - Taşıt Kredisi (dışarıdan kaskolu) - TL 18.74% 970.87
FİNANSBANK - KrediKolay Taşıt Kredisi (Bankadan Kaskolu) - TL 24.29% 1011.05
AKBANK - İndirimli Taşıt Kredisi - TL 15.65% 913.03
VAKIFBANK - Taşıt Kredisi (bankadan kaskolu) - TL 18.45% 976.36
Finansbank, bireysel kredi faiz oranlarını değiştirdi
Finansbank, bireysel kredi faiz oranlarını yeniden belirlediğini açıkladı. 26.01.2011 20:28

İSTANBUL (ANKA) -
Finansbank'tan yapılan açıklamaya göre, 60 ay vadeli standart konut kredisi faizi yüzde 0.86, indirimli konut kredisi faizi yüzde 0.79 olarak belirlendi. Bu oranlar, daha uzun vadelerde farklılık gösterdi. Standart konut kredisi faizi 120 ay vadede yüzde 0.93'e, indirimli konut kredisinde yüzde 0.89'e, 180 ay vadede standart konut kredisi yüzde 1,13'e, indirimli konut kredisi yüzde 1,09'e çıkartıldı. Taşıt kredisi 12-60 ay vadede yüzde 1,34'e, tüketici kredisi de aynı vade dilimlerinde yüzde 1,49 ile aynı kaldı.(ANKA)
(HMD/ÖMR)




  • Arsa Kredisi İş Bankası'nda! - http://bit.ly/e6DbK1









  • Dosya Masrafsız İhtiyaç Kredisi - http://bit.ly/g92FyY









  • İkinci El Taşıt Kredisi Kampanyası - http://bit.ly/f8tIzf









  • İndirimli Taşıt Kredisi - http://bit.ly/eeGRoJ









  • Bireysel İhtiyaç Kredisinde Yeni Yıla Özel Fırsatlar Yapı Kredi Bankası'ndaEkonomi yönetimi, Davos Zirvesi’ne damgasını vuran, ‘sıcak paranın kontrolü’ ve ‘tüketime fren’ tedbirlerine yenilerini eklemeye hazırlanıyor. Munzam karşılıkların artması yetmezse taşıt kredilerine yeni ayar geliyor.

    Munzam karşılıklarla ilgili adım yeterli gelmezse taşıt kredilerindeki BSMV yükseltilecek
    Merkez Bankası'nın son olarak aldığı TL'deki zorunlu karşılıkların artırılmasına ilişkin kararın, tüketim üzerindeki etkilerini markaja alan ekonomi yönetimi, tüketimde düşüş sağlanamazsa bu kez vergi silahını kullanacak. Bu çerçevede, taşıt ve tüketici kredilerinin vergilerinin artırılması öngörülüyor.
    Ekonomi yönetimi özellikle, lüks tüketim mallarındaki ithalat tutarları yakından takip ediyor. Örneğin, otomobil ve cep telefonu ithalatı mercek altına alınan ürünlerin başında geliyor.
    Ekonomi kaynaklarının verdiği bilgiye göre, döviz kurlarındaki artıştan dolayı, her iki kalemdeki ithalat tutarlarında da bir gerileme başladı.
    Ancak bu gerileme şu anda yeterli görülmüyor. Eğer bu düşüş yeterli düzeyde olmazsa, bu kez halen taşıt kredilerinden yüzde 5 olarak tahsil edilen Banka Sigorta Muameleleri Vergisi'nin (BSMV), yüzde 10'a yükseltilmesi planlanıyor.
    Ekonomi yönetimi daha önce de tüketici ve taşıt kredileri üzerindeki KKDF kesintisini yüzde 10'dan yüzde 15'e çıkarmıştı.
    Sıcak para için ise, swap işlemlerinde ve yabancı para işlemlerinde zorunlu karşılık oranlarının artırılması yer alıyor.
    İnşaat sektörünü olumsuz etkileyeceği için konut kredilerinin maliyetlerinin artırılması yönünde ise herhangi bir karar bulunmuyor.
    Bu nedenle, vergi artışlarının ağırlıklı olarak, tüketici ve taşıt kredilerinde yapılması planlanıyor.
    • Bekleme odasında 4 tedbir bulunuyor
    • Tüketici ve taşıt kredileri üzerindeki BSMV oranlarının yükseltilmesi.
    • Tüketici ve taşıt kredileri üzerindeki KKDF oranında ikinci artışın yapılması.
    • Yabancı para zorunlu karşılık miktarının artırılması.
    • Swap işlemlerinin zorunlu karşılık kapsamı içine alınması.


    Kaynak : http://www.internethaber.com/tasit-kredilerinde-ikinci-fren-yolda-324824h.htm#ixzz1CwsWQXwT
    Taşıt kredisi 8'e katlandı! 2010 yılında otomotivde tüm zamanların satış rekoru kırıldı. Aralık 2010’da toplam pazar 130 bin adetlerin üzerine çıktı.

    Türk halkı otomobil satın almak için de banka ve finansman şirketlerine hücum etti. Sadece Aralık ayında yıl toplamının yüzde 40’ı kadar taşıt kredisi kullanılarak, bir başka rekora imza atıldı.

    Tarihi yıllarından birini yaşayan Türk otomotiv sektörü, 2010’da sadece satış rekoru kırmakla kalmadı. Büyüyen otomotiv pazarı, kredili satışları patlattı. Geçen yıl 2005’te yakalanan 723 bin adetlik tarihi satış rakamı yaklaşık 750 bin adetle sollanırken, taşıt kredisinde de rekora imza atıldı. Aralık 2010’da otomobil almak isteyen tüketiciler, adeta banka ve finansman şirketlerine hücum etti.

    Merkez Bankası’nın verilerine göre, 140-150 bin aracın satıldığı Aralık’ta Türk halkı, 800 milyon liralık taşıt kredisi kullandı. 2009’un aynı döneminde bu rakam sadece 93 milyon liraydı. 800 milyon liranın 477 milyon lirası bankalardan, 323 milyon lirası finansman şirketlerinden geldi. Yılın son ayında 2010’un toplamının yüzde 40’ı kadar otomobil kredisi kullanıldı. Geçen yıl bankalar 1 milyar 166 milyon liralık, finansman şirketleri 1 milyon 124 milyon liralık taşıt kredisi verdi. Toplamda da 2 milyon 290 bin liralık tutara ulaşıldı.

    2010’da aylık bazda bankalar 50-80 milyon lira arasında taşıt kredisi dağıtırken, en yüksek rakam 199 milyon lirayla Ekim’de elde edildi. 103 bin aracın satıldığı 2005’in Aralık ayında 329 milyon liralık kredi kullanılmıştı. Krediyle satılan araçların oranı da yüzde 60-70 seviyesine çıktı. Krizde bu oran yüzde 30’a gerilemişti.

    ABD’li devler krizden çıkışı yeni modellerle Detroit’te kutlayacak



    2010’DA 4 yıl aradan sonra ilk kez büyüyen Amerikan otomotiv pazarı, Kuzey Amerika Uluslararası Autoshow (NAIAS) Fuarı’yla şova hazırlanıyor. Küresel ekonomik krizde ağır yara alan ABD’li otomotiv devleri, yeniden dirilişlerini Detroit’te kutlayacak. 10-11 Ocak’ta basın mensuplarına kapılarını açacak yılın ilk fuarında, 30’dan fazla modelin dünya lansmanı gerçekleştirilecek. Geçen yıl yaklaşık 40 prömiyerin gerçekleştiği ve 650 bin kişinin ziyaret ettiği Detroit Motor Show’u bu yıl 750 bin kişinin gezmesi bekleniyor. Otomotiv satışlarının 2009’a göre yüzde 11 artarak 2010’da 11.5 milyon adete yükseldiği ABD’de bu yıl 13 milyon adet satış hedefleniyor. 2009’da 10.4 milyon adetle son 27 yılın en düşük seviyesine gerileyen ABD pazarı bu fuarla krizden çıkışın sinyallerini verecek.
    Fuarda özellikle yaralarını saran General Motors (GM), Ford ve Chrysler’in gövde gösterisi yapması bekleniyor.

    Detroit’te elektrikli modellerden güneş enerjisiyle çalışan araçlara kadar sektördeki son yenilikler sergilenecek.
    Detroit’te Hyundai 2 aracıyla öne çıkacak. MINI Cooper’a rakip olmayı hedefleyen marka, küçük sınıf coupe Veloster’i ilk kez tanıtacak. Hyundai’nin diğer sürprizi ise Curb konsepti. Honda, dünyada en fazla satılan ve Türkiye’de de üretilen Civic’in yeni kasa konseptini sergileyecek. Detorit Fuarı’na geri dönen Porsche, 600 beygir güç üreten motorla donatılan 918 Spyder Coupe’yi hız meraklılarıyla buluşturacak. Ayrıca fuarda sergilenecek araçlar arasında Mayıs’ta Türkiye’ye gelecek yeni Audi A6, yeni BMW 6 Serisi Convertible, MINI Paceman konsept, martı kanatlı Kia KV7 konsept, Buick’in yeni lüks sedanı Verano, Mercedes S350 Bluetech dizel yer alıyor.

    En hızlı Maserati’ye Türkiye’den 3 müşteri



    FerMas, Maserati GranTurismo modelinin sınırlı sayıda üretilecek 450 beygirlik “MC Stradale” versiyonunu Şubat ayından itibaren satışa sunmaya hazırlanıyor. Trefeo GranTurismo MC ve GT4 modellerinden esinlenilerek geliştirilen, en hızlı, en hafif ve en güçlü Maserati modeli unvanına sahip olan “GranTurismo MC Stradale”, 300 km/s’yi aşan son hız değeriyle dikkat çekiyor. 2011 yılında tüm dünyada sadece 300 adet üretilecek olan Maserati Gran Turismo MC Stradale için Türkiye’den de müşteriler sipariş verebiliyor. FerMas, Maserati MC Stradale’yle 3 Türk’ün ilgilendiğini açıkladı.

    Michelin’in yeni kış lastiğinde fren mesafesi yüzde
    5 daha kısa




    Dördüncü nesil Michelin Alpin A4, Türkiye’de satışa sunuldu. Yeni Alpin, karlı ve buzlu zeminlerde bir önceki nesil lastiğe oranla yüzde 10 daha kolay kalkış yapabilme olanağı tanıyor. Fren mesafesiyse yüzde 5 daha kısa. Yeni Michelin Alpin lastik yüzeyi 71 farklı lastik sırtı motifinden oluşuyor, önceki modelin aynı ebadında 59 motif vardı. Bu sayede karda çekiş gücü artırılmış oldu. Yeni Alpin’de ayrıca önceki nesil lastiğe göre kanallar zeminle yüzde 50 daha fazla temas ediyor.

    Yeni Kia Picanto Nisan’da geliyor



    KIa Motors, A segmentindeki modeli Picanto’nun ilk resmi fotoğraflarını yayınladı. Daha karakteristik bir tasarıma kavuşan yeni Kia Picanto’nun uluslararası lansmanı Mart ayında Cenevre Otomobil Fuarı’nda gerçekleştirilecek. Kia Tasarım Merkezi’nin baş tasarımcısı Peter Schreyer’e göre, yeni Picanto Kia’nın yeni anlayışının genel çizgilerini taşırken, kendine has bir tasarım anlayışından da ödün vermiyor. Yeni Kia Picanto, 5 kapılı hatchback versiyonuna ek olarak, Avrupa pazarı için 3 kapılı sportif bir versiyonu ile satışa sunulacak. Araç, 1.0 lt ve 1.2 lt. benzinli yeni motorlar ile donatılacak. Benzinli motorlar ile birlikte uygun olan pazarlarda aracın LPG’li versiyonları da satılacak. Yeni Picanto, Türkiye’de Nisan’da satışa çıkacak.  Türkiyedeki Yüksek Kredi Kartı Faiz Oranlarının Nedenleri Özellikle son on yılda belirgin bir şekilde önümüze çıkan bir ürün kredi kartı. 
    Haber Yayın Tarihi: 02.02.2011 15:39

    Özellikle son on yılda belirgin bir şekilde önümüze çıkan bir ürün kredi kartı. Bu öyle bir belirginlik ki ülkemiz 30 milyonun üzerindeki kredi kartı kullanıcısıyla ingiltere ve ispanyanın ardından üçüncü sırada gelmekte.1  Fakat böylesine büyük bir kredi kartı pazarına sahip olan Türkiyede malesef faiz oranları Amerika ve Avrupa ülkeleriyle karşılaştırıldığında hala çok yüksek seviyelerde seyretmekte. Ama neden? işte bu yazımızda ülkemizdeki yüksek kredi kartı faiz oranlarının nedenlerini araştırmaya çalışacağız.

    Türkiyede kredi kartına geçiş ancak belirli bir ekonomik, politik ve alt yapısal uygunluğa erişildiğinde mümkün olmuştur. Gerçekten de yüksek enflasyon oranları ve ekonomik kriz dönemlerinde faiz oranları, sermaye maliyeti ve borç oranı riski (temerrüt) yüksek olduğundan bu dönemlerde kredi kartı pazarı cılız kalmıştır. Öte yandan bankalar doğal olarak daha az risk taşıyan fakat daha çok faiz getirisi sağlayan kanallar aracılığıyla kredi vermeyi tercih ettikleri için bu dönemde devlet tahvil ve bonolarına ağırlık verdiklerini görüyoruz. Fakat özellikle 2001 yılından sonraki ulusal ve uluslararası gelişmeler ve düşen faiz oranları bankaları alternatif kanallar bulmaya itmiş ve bu durum kredi kartı pazarının canlanmasını sağlamıştır.

    Bugünkü noktada Türkiye büyük ve karlı bir kredi kartı pazarına sahiptir. Gerçekten de euro zonela karşılaştırıldığında Türkiyede kredi kartı kullanımı ortalama 2,5 kat daha hızlı artarken2  borç oranı 2,5 kat daha azdır.3  Fakat mevcut düzende faiz oranları her ne kadar yıllara göre düşme eğilimi gösterse de yine de diğer ülkelerle karşılaştırıldığında yüksek kalıyor. Bu durumun 3 temel nedenden kaynaklandığını söylemek mümkündür.

    Kredi kartları belirli bir dönem için kısa vadeli faizsiz (son ödeme tarihi geçilmediği sürece) borçlanma aracıdır. Her bir kullanıcı kendi vadesini belirleme serbestisine sahiptir. Doğası gereği diğer kredilerle karşılaştırıldığında bankalar için daha risklidir. Bu nedenle faiz oranları diğer tüketici kredilerinden daha yüksektir. Örneğin orta ya da uzun dolayısıyla daha belirgin vadeli bir mortgage kredisini düşük faiz oranıyla sunmak mümkünken daha riskli ve kısa vadeli kredi kartında bu durum pek mümkün olmamıştır. Gerçekten de mortgage, tüketici ya da taşıt kredisi faiz oranlarının Merkez Bankası (M.B) faiz oranlarıyla paralel bir seyir halinde olduğunu söylemek mümkünken kredi kartı faiz oranları için bunu söylemek pek olası değil. M.B Başkanı Durmuş Yılmazın da belirttiği gibi ülkemizde kredi kartı faiz oranları tüketici kredileri faiz oranlarından ortalama 3 kat daha yüksekken A.B.Dde bu fark sadece 1.7 kattır. Fakat bazılarına göre ise bu oranlar her yerde kredi kartı faiz oranlarından yüksektir çünkü riski ve maliyeti daha fazladır.4  Bu noktada M. B. Eski Başkanı Süreyya Serdengeçtinin açıklamaları bu son görüşle örtüşmektedir: kredi kartı faizi yüksek olur, alçak olması düşünülemez, () kredi kartları bir ödeme aracıdır. Bu nedenle bir kredi enstrümanı veya tüketici kredisi olarak değerlendirilmemelidir.5 

    işte bankalar kredi kartlarının kendileri için taşıdıkları bu yüksek risk özelliğine vurgu yaparlar ve sermaye maliyetlerindeki azalmaları kredi kartı faiz oranlarına yansıtmamayı tercih ederler. Bu da birinci nedenimizi oluşturur. Buna göre, bankalar daha düşük faiz oranları ve daha uzun vadede sendikasyon kredileri sağladıklarında bu durumun bir yansıması olarak orta vadeli tüketici ya da taşıt kredisi faiz oranlarında indirime giderken daha riskli ve kısa vadeli kredi kartı faiz oranlarında bir değişiklik yapmamışlardır. Hatta yakın geçmişte temerrüde düşme bir diğer deyişle kredi kartı borcunu gününde ödeyememe oranı yükseldiğinde kart limitlerinin düşürülmesi yoluna gidilmiş fakat asıl sorun olan faiz oranları konusunda bir adım atılmamıştır. Peki bankaların azalan sermaye maliyetleri karşısında kredi kartı pazarına reaksiyonları ne yönde olmuştur? Bu noktada kart sağlayıcıları (bankalar) faiz indirimi yerine portföylerini genişletme yolunu seçmişlerdir. Kredi kartı faiz oranlarını düşürmemiş fakat daha fazla kullanıcıya ulaşmayı hedeflemişlerdir.6

    Kredi kartı faiz oranlarının yüksek olmasının ikinci nedeni ise birinci nedenle bağlantılı olarak bankaların M.Bnin belirlediği en yüksek faiz oranlarına yakın oranları tercih etmeleridir. Bilindiği gibi M.B bankaların uygulayacağı en yüksek faiz oranlarını periyodik olarak yayınlamaktadır. Bu tür bir kredinin kısa vadeli ve daha riskli olma özelliklerine vurgu yapan bankalar ise özellikle gecikme faiz oranlarını M.Bnin belirlediği en yüksek faiz oranını geçmeyecek şekilde en üst noktada tutma eğilimindedirler. Zira kredi kartları ödeme amaçlı değil de, kredi amaçlı kullanıldığı zaman teminatı zayıf bir kredi olduğu için, faiz oranları diğer tüketici kredilerine göre fazla olmakta ve caydırıcı olması için de daha yüksek tutulmaktadır.

    Yukarıda açıkladığımız ilk iki neden kredi kartlarının temel özelliklerinden kaynaklanan genel sonuçlardı. Fakat Türkiye özelinde yüksek faiz oranlarının bir diğer nedeni ise ülke içindeki farklı iki grup kart kullanıcısının aldıkları pozisyondan kaynaklanmaktadır. Bu anlamda uzmanlara göre iki grup kredi kartı kullanıcısı bulunmaktadır. Birinci gruptaki kullanıcılar kredi kartı borçlarını son ödeme tarihinden önce öderken, ikinci gruptaki kullanıcılar kredi kartının kredi özelliğini kullanan yani ya kredi kartıyla nakit avans çeken ya da kart borcunu son ödeme tarihinden önce ödeyemeyen kişilerden oluşmaktadır. işte bu iki grubun kredi kartı pazarındaki dağılımı faiz oranlarında önemli bir etkendir. Şöyle ki, birinci gruptaki kullanıcılar bankalar için karlı müşteriler değillerdir. Zira kart borçlarını temerrüde düşmeden ödedikleri için her hangi bir gecikme faizi ödememekteler. Bir bakıma bankalar bu gruptaki kişilere faizsiz kredi sağlamışlardır (yıllık kart ücretleri göz ardı edildiğinde). Bu anlamda ikinci gruptaki kullanıcılar avans ya da gecikme faizi ödedikleri için bankalara asıl karı getiren kullanıcılardır. işte bu noktada bankalar aradaki bu boşluğu kapatmak amacıyla birinci grubun faizsiz kullandığı banka kredilerinin yükünü (sermaye, operasyon ve masraf yükü) de ikinci gruba yüklerler ve faiz oranlarını buna göre belirlerler. Bir bakıma ikinci gruptaki kullanıcılar dolaylı yoldan birinci grubu da finanse etmiş olur. Bu durumu bir örnekle açıklayalım: A.B.Dde birinci grup kullanıcılar tüm kart kullanıcılarının ortalama %30 ile 40ını oluşturur ve dolayısıyla ikinci gruptaki her 2 kullanıcı birinci gruptaki 1 kullanıcıyı finanse eder. Yani ikinci gruptaki her 2 kullanıcının ödediği gecikme faizi ya da nakit avans faizinin içinde birinci gruptaki her 1 kişinin kullandığı faizsiz kredi yükü de vardır. Oysa Türkiyede birinci gruptaki kullanıcı sayısı %80lere yaklaştığı için ikinci gruptaki kullanıcıların yükü artmakta bu da faiz oranlarına yansımaktadır. Bu durumda gecikme faizi ya da nakit avans faizi ödeyen her 1 kişi son ödeme tarihinden önce kart borcunu kapatan 4 kişiyi finanse etmektedir. Böyle bir durumda da bankalar faiz oranlarını yüksek tutmuşlardır.7  Neticede bu durum kısır bir döngüye dönüşmüştür: yüksek faiz oranları nedeniyle ikinci gruptaki kullanıcı sayısı azalır ve birinci gruptaki kullanıcı sayısı artarken bu, nihayetinde yine faiz oranlarının yükselmesine neden olmuştur.8

    Yukarıdaki açıklamalarımızı özetlemek gerekirse kredi kartlarının doğası gereği daha riskli nitelikte olması nedeniyle bankaların sermaye maliyetlerindeki azalmaları kredi kartı faiz oranlarına yansıtmamaları, bu risklerini minimize etmek için bankaların faiz oranlarını M.Bnin belirlediği azami oranlara yakın bir noktada açıklamaları ve Türkiyedeki farklı iki gruptaki kart kullanıcılarının birbirleri arasındaki ilişkiye göre faiz oranları yüksek seviyelerde seyretmektedir.

    Peki yüksek faiz oranlarının düşmesi nasıl mümkün olacak? Bu noktada iki temel aracımızın olduğunu görmekteyiz: yasal düzenlemeler (piyasaya müdahale) ya da bağımsız piyasa mekanizması (rekabet).

    M.B Başkan Vekili Erdem Başçı Türkiye'de kredi kartı faizleri ile tüketici kredisi faizleri arasındaki makasın giderek açıldığını ayrıca piyasada, bu son kredi türlerinde rekabetin çalıştığını ve faiz oranlarının düştüğünü gözlemlediklerini belirterek benzer şekilde banka kredi kartı faiz oranlarının rekabet ile düşeceğine inandığını söylemiştir. Başkan Yardımcısı Vekili Rifat Günay da müdahalenin olumlu sonuçlar doğuracağına inanmadığını söylemiş ve eklemiştir: "() nereye kadar müdahale edeceksiniz? Uluslararası uygulamalara bakıldığında en doğrusu piyasaya bırakmanız, belli bir marj saptanarak bunun üzerinden belirlemeniz... Tüketici [yüksek] faizi uygulayan kredi kartını bırakıp rahatlıkla daha düşük kredi kartına gidebilir. ya da yeni kart alacak kişiler daha düşük kredi kartını alabilir Bu da rekabete yol açarak faizleri düşürür.9  Benzer şekilde BDDK başkanı Tevfik Bilgin de bu noktada piyasaya müdahalenin pazar mekanizması içinde uygun bir davranış olmadığını belirtmiş ve tüketicilere faizi yüksek bankadaki kartı iptal edip faizi düşük bankadan kart talep edebilirsiniz önerisinde bulunmuştur.10  Açıklamalardan da anlaşılacağı gibi kredi kartı pazarının resmi ayağı sorunun yine piyasa mekanizması içinde (rekabet) çözülmesi gerektiğine inanmakta ve daha fazla müdahaleye soğuk bakmaktadır. Kanımızca bu noktada tüketiciye düşen görev bankaların kart faiz oranlarını sürekli takip etmeleri ve karşılaştırmaları, dolayısıyla rekabetin çalışmasına doğrudan katkı sağlamalarıdır. Kredi kartı faiz oranları için adresimizi ziyaret edebilirsiniz.

     
    Ülke

    Merkez Bankası Yıllık Faiz Oranları (%)

    Ortalama Kredi Kartı Yıllık Faiz Oranları (%)

    ABD

    2,00

    12,47

    ingiltere

    5,00

    15,92

    Avustralya

    19,40

    10,25

    Polonya

    17,20

    5,75

    Meksika

    34,22

    7,50

    Yeni Zelanda

    20,00

    8,25

    Türkiye

    15,75

    70,00


    Kaynak: Todays Zaman, 16 Haziran 2008

    1.  http://www.sabah.com.tr/ozel/bddk874/dosya_876.html
    2.  http://www.visa.com.tr/medya/istatis/istatis04.html
    3.  http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=3681216&tarih=2005-12-21
    4.  http://www.aksam.com.tr/yazar.asp?a=35204,10,12
    5.  http://www.ntvmsnbc.com/news/448946.asp
    6.  Aysan, Ahmet Faruk and Müslim, Nusret Ahmet. The Failure of Competition in the Credit Card Market in Turkey: The New Empirical Evidence, MPRA Paper No. 5483, November   2007.
    7.  Chakravorti, S. and T. To. Why Do Merchants Accept Credit Card?, Federal Reserve Bank of Chicago Research Paper, September 1997, içinde Aysan and Müslim., op.cit. ve http://www.bkm.com.tr/images/basinodasi/06082005_dunya.jpg
    8.  Aysan and Müslim., op.cit.
    9.  http://www.milliyet.com.tr/2006/04/02/son/soneko06.asp
    10.  Todays Zaman, 16 June 2008. Haberler.com
        






  •      

    Share

    Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites More